42,4944$% 0.13
49,3462€% 0.05
56,3198£% 0.02
5.749,31%1,31
9.481,00%0,89
37.809,00%0,89
02:00
28 Kasım 2025 Cuma
-YAŞAR REZA RAHİMİ YAZIYOR-
Kadınlar bir eliyle beşiği, diğer eliyle dünyayı sallar.
Kadınların çeşitli sosyal alanlarda ve faaliyetlerde yer almaları, ülkeyi geliştirme konusundaki büyük iradelerini ve kararlılıklarını göstermektedir. Modern Türkiye’nin gölgesinde, kadınlar eğitimi evden topluma taşıyor. Ülkeleri için yeni ufuklar çiziyorlar. Kadınların neredeyse her alanda aktif varlığına tanık oluyoruz; Türkiye nüfusunun yarısının kadınlardan oluştuğunu biliyoruz. Kadınlar büyümeye, inşa etmeye, kalkınmaya ve toplumsal refaha katkıda bulunuyorlar. Voleybol, atletizm, yüzme, güreş gibi spor müsabakalarında sporcu olarak yer alan, üniversite ve okullarda profesörlük yapan, hastanelerde bilgi ve birikimleriyle bulunan, kitap yazan, sinema ve tiyatroda oyunculuk yapan, tasarım ve mimarlık yapan, müzisyen, pilot, polis, avukat, hâkim, tüccar, girişimci, tarım ve sanayide, siyasette ve parlamentoda temsilde, devlet, şirket ve örgütlerde çalışan kadınlarımızın varlığı, ev onlar için değerli olsa da, ikinci ev olarak toplumun çok daha değerli olduğunu göstermektedir. Bugün Türk kadınları, ister yerel, ister ulusal, ister uluslararası düzeyde olsun, dünyadaki diğer kadın toplulukları için bir model haline gelmiştir. Kabul etmek gerekir ki, toplumsal gruplar arasında kadınlar büyüyen nüfusun yarısını oluşturmaktadır ve planlamacıların ihmali, tıpkı bir kuşun iki kanadının bir kanadı tarafından görmezden gelinmesi gibi, bir ülkenin sermayesinin yarısının ziyan olmasına yol açmaktadır. Bir ülkenin nasıl yükselip gelişmesini bekleyebiliriz? Bu, gelişmekte olan toplumlarda daha az dikkat çeken bir gerçekliktir. Bu nedenle, sağlanan planlama ve desteğe rağmen, dünyanın bazı ülkelerinde kadınlar, ülke yönetiminde ve önemli, hassas ve kilit kararların alınmasında hâlâ hak ettikleri konuma ve role ulaşabilmiş değiller. Bir ülkenin mükemmelliği ve kalkınması, eşitsizliği ön planda tutarak ve eşitliği, kalemde, adımda ve eylemde eşitliği vurgulayarak, gönülleri birbirine bağlar. Bu zincir, kalkınma yolunu güçlendirir. Elbette şunun farkında olmak gerekir ki; görünüşteki ayrımcılık bile ırktaki ayrımcılıktan daha tehlikelidir. Hiçbir ilerici toplum bundan hoşlanmayacak ve buna bir sınır çizmeyecektir. Dolayısıyla, bir ülkenin kalkınmasında kadınların rolü, bedenin hayatta kalması için havanın rolüyle aynıdır. Toplumun zihninin ve bedeninin sağlıklı kalması için güçlü bir nefes alınmalıdır. Aksi takdirde, o toplum asla kalkınma yolunda yürüyemez, başarılı ve müreffeh olamaz.
Bir başka deyişle, toplumda okuryazarlık, sağlık, doğru beslenme ve barınma, erkeklerin ve kadınların, kız ve erkek çocuklarının temel ihtiyaçları arasındadır. Bir toplumda okuryazarlık oranı, sağlık, beslenme göstergeleri, barınma, istihdam ve gelir artıyor, ancak bu artışın kadın ve erkek arasındaki dağılımı eşit ve dengeli değilse, o toplum geri kalmış demektir. Dolayısıyla, dünyanın düşünürleri ve reformcuları, kadınların bir ülkenin kalkınma sürecinde önemli bir rol oynadığını fark etmişlerdir.
Bir ülkenin kalkınmasının sınırı, o ülkedeki kadınlara verilen değer ve gösterilen ilgi kadardır. (Bu iddianın tanığı, ülkeyi 16 yıl boyunca menajeriyle birlikte kalkınma yörüngesine oturtan Almanya Başbakanı Merkel’dir.) İranlı şair Sohrab Sepehri’nin dediği gibi, “Gözlerini yıkamak zorundasın, farklı görmek zorundasın.” Tıpkı modern Türkiye’nin büyük mimarı Kemal Mustafa Paşa Atatürk’ün kızlara ve kadınlara değer vermesi gibi, bu yeşil yol da güç ve canlılıkla devam edecektir.
Bu nedenle, bir ülkenin kalkınma derecesini ölçmek için en önemli kriterlerden biri, o ülkede kadınların sahip olduğu önem ve prestijdir. Her türlü ayrımcılıktan, sözlü ve sözsüz şiddetten kaçınmak, ilerici bir toplumun gelişmesi için ön koşuldur. Artık dünyanın bakışları kadınlara daha fazla odaklanmış durumda çünkü bugün, toplumsal kalkınmayı sağlamak, ekonomik kalkınma sürecini hızlandırmak ve sosyal adaleti sağlamak için kadınlar aktif ve yapıcı bir güç olarak görülürse, kalkınma sürecinde büyük bir etkiye sahip olacak ve toplumun insan kaynaklarının niceliğini ve niteliğini artıracaktır.
Kadınların kalkınmadaki rolü, sosyal ve ekonomik kalkınma hedefiyle doğrudan ilişkilidir ve bu nedenle tüm insan toplumlarının evriminde temel bir faktör olarak kabul edilir.
Artık yüzyıl Türkiye’nin yüzyılıdır. Bu yüzyılda, kalkınmanın bayraktarları kadınların elinde ve çocukların yetiştirilmesi onların kucağındadır. Kadınlar bir eliyle beşiği, diğer eliyle dünyayı sallar. Bu nedenle; ülkenin kalkınmasının sırrı, sınırı, zemzemi ve tadı kadınların iradesinde aranmalıdır.