33,9818$% 0.11
37,7251€% -0.39
44,7272£% -0.19
2.726,78%-0,69
4.501,00%-0,22
18.032,00%-0,22
Hatay’ın renkli simalarından, işinsanı ve Arkeolog Jozef Naseh, doğup büyüdüğü ve yaşadığı kente yapmış olduğu araştırmaların yanısıra kültürel anlamda da katkı sunmaya devam ediyor.
Jozef Naseh, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Antakya’nın yakın dönemlerini kapsayan ,sosyal ve kültürel yaşanmışlıkları içeren kent belleği konusunda çok sayıda makaleler yazdığını vurgulayarak, “Oluşan yıkım sonucunda , yaklaşık elli yıllık ,fotoğraf, belge ve bilgi birikimlerim bu yıkımın altında kaldı” dedi.
Yaşama değer katacak özlü ve kısa paylaşımlarla Antakya’nın kültürel yaşanmışlıklara katkı sunmaya devam edeceğini belirten Jozef Naseh, son yazısında şehrin kahve ve kahvehane kültürünü kaleme aldı.
Naseh’in ‘Antakya’nın kahve ve kahvehane kültürü’ yazısı sosyal medyada geniş bir yankı uyandırdı ve ilgiyle okunmaya devam ediyor.
Antakya’nın sevilen ismi Jozef Naseh’in kendi sosyal medya hesabında kaleme aldığı, “Gönül ne kahve ister, ne kahvehane!! Gönül bir dost ister, kahve bahane..” yazısını okuyucularımızın da ilgi duyacağını düşünürek, yazıyı aynen yayınlıyoruz.
GÖNÜL NE KAHVE İSTER NE KAHVEHANE !!
GÖNÜL BİR DOST İSTER KAHVE BAHANE..
Bu gün sizlerle , Antakya ‘daki kahve kültürümüzü ve anılarımızı süsleyen kahvehanelerimizi yazacaktım. Makalem çok uzun oldu. Beş altı sayfayı buldu.!! Çok uzun olduğu için bundan vaz geçtim. Biliyorum ! Sosyal platformlarda yazılan uzun makaleler sonuna kadar okunmuyor ? Daha çok , paylaşımlarda ilgimizi çeken resimler , makalenin başlığı ile örtüştüğü zaman, genel anlamda , duygu ve düşüncelerimizi anlatmada yeterli kalıyor? Bu yüzden uzun makaleler yerine , yaşamımıza değer katan , özlü ve kısa paylaşımlar yapmaya karar verdim.
Anımsayanlarınız bilir ? Antakya’nın yakın dönemlerini kapsayan ,sosyal ve kültürel yaşanmışlıkları içeren kent belleği konusunda çok sayıda makaleler yazdım. Oluşan yıkım sonucunda , yaklaşık elli yıllık ,fotoğraf, belge ve bilgi birikimlerim bu yıkımın altında kaldı.
Onları bir daha toparlamak çok zor. Ama olanaksız değil.? Bu yüzden , sizlerin desteğine gereksinmem var. Bu desteği vereceğinizi umarak , izin verirseniz ,bu gün değişik bir uygulama yapmak istiyorum.
Ben Makalemin konusu olan ‘’ Antakya’daki kahve ve kahvehane kültürü’’ konusunda anımsayabildiğim bilgilerimi kısaca sizlerle paylaşacam , Ardından bu bilgilere ait anılarınız veya belge , bilgi ve fotoğraflarınız varsa , dilerseniz herkesin görebileceği şekilde , dilerseniz de bana özelden paylaşırsanız ; bana güç ve onur verirsiniz.
Yapacağınız bu paylaşımlar , size özel bilgilerse , izin verirseniz sizden alıntı yaptığımın notunu düşerek , ilerde geniş bir makale haline dönüştürmeyi düşünüyorum. Bu uygulama kayıp olan ,kent belleğimizin yeniden toparlamasına yardımcı olacaktır. Katkı ve katılımlarınız bana güç ve onur verecektir.
Gönül ne kahve ister ne kahvehane Gönül bir dost ister kahve bahane? Dostlarınızla , içtiğiniz coşku dolu kahveleriniz olsun.. Mutlu ve huzurlu bir hafta sonu geçirmeniz dileğimle saygılar sevgiler sunarım.. GÜNÜZ AYDIN OLSUN🙏💐🌻
Saygı ve sevgilerimle
Jozef Naseh / Arkeolog
ANTAKYA ‘NIN KAHVE VE KAHVEHANE KÜLTÜRÜ
Rahmetlik , babamın annesi ,Nene Meryane Abacı (O zamanlar güçlü kimliğe sahip olan kadınlar , evlendikleri erkeğin soy adı ile değil kendi kızlık soy adları ile anılırlardı. Onun için , baba annem , eşinin soyadı ile değil kendi soyadı ile anılırdı.)anlatırdı.
Dedem Rızkallah Naseh , Haccar ( taş yontu ) ustasıydı. İşine gün ışıması ile başlar, gün batımına kadar çalışırdı. Bütün yaşamı bu döngü içinde geçerdi.
Her sabah , erkenden kalkar , elini yüzünü yıkamadan önce, kilden yapılmış ocakta , akşamdan kalan kor ateşe; biraz çıra ve odun kömürü katar, yanan ateşi kahveyi pişirme kıvamına getirirdi.
Ardından , onlarca yıl kullandıkları bakır cezveyi , ateşe koyar kahvenin pişmesini beklerdi. Bu arda , 40 metre kareyi geçmeyen küçük avlularında bulunan çiçekleri sular onlara günaydın der , ardından serinlik versin diye , düzensiz taşlardan yapılmış avluya su serpiştirirdi.
Tek odalık , çoklu yaşam alanı olan odanın Mahmel’inden (Yüklük) iki döşek(minder) alır. Turunç ağacının , gölgeliğine yerleştirirdi.
Ocakta bulunan kahvenin , iyice kaynadığını gözlemledikten sonra , baba annemi uyandırır. Birlikte sabah kahvesini içer; günlük yapılacak işler konusunda sohbet eder . ardından sabah kahvaltılarını yaparlardı. Kahvaltıdan sonra, dedem , baba annemden rızalık ister , öyle işine giderdi.
Yaşanmış öyküyü , yapma dileğinde bulunabileceğiniz anılara ip ucu olsun diye paylaştım..
Kuşkusuz Kahve yalnızca bir içecek değil..? Ayni zamanda , toplumsal
erdemleri içeren , kültürel iletişimi sağlayan , inançları bir araya toplayan , sosyalleşme konusunda yol gösteren toplumsal bir yapılandırmanın da aracıdır.
Kahve bu aracılığını ; kahvehaneler dediğimiz , dönemin sosyo kültürel mekanlarında yapardı.
Her kültürel yapılandırmanın , kahvehanesi ayrı ayrı idi.
Örneğin , Hatırladığım kadarı ile , Saray cad. üzerinde , şimdiki Sakarya iş hanının bulunduğu yerde , Sakarya kahvehanesi vardı . Bu kahvehanenin müdavimleri arasında , genelde dönemin inşaat işleri ile uğraşan müteahhitleri ve inşaat ustalarıydı. Bu kahvehanede buluşur iş görüşmeleri yaparlardı .Burası dönemin sosyoekonomik merkezlerinden biriydi.
Aslında her kahvehane , kendine özgü bir kültürel yapısı vardı..
Bunları tek tek burada , anımsamam çok zaman alır.
Şimdilik sizlere İsimlerini vermekle yetineyim..
Dr. Alber kahvesi .. Diğer bilinen adı Çiçekli Kahve. Çiçek ap. Yerinde idi.
Orta kahve.. Antakya parkının içinde orta bir yerdeydi.. Şimdiye kadar hizmet veriyordu.
Asi kenarında , köprüye bakan kısımda adını anımsayamadığım bir kahvehane vardı.
Birinci Noterin bulunduğu alanda dübeş Kemal’in bir kahvehanesi vardı.
Ortodoks kilisesinin karşısında , Lakabı Kör Arif olan birinin kahvesi vardı. Ayni zamanda bilardo salonuydu.Barri adında bir yöneticisi vardı. Hemen üstünde , önceleri çiftçi kulübü olan , daha sonra deniz kulübü adını alan bir kahve- kulüp şeklinde bir mekan vardı.
Affan kahvesi .. dönemin sosyo kültürel ve siyasi merkezlerinden biriydi.. sahibi rahmetli celal sahilliydi.
Affanın üst kısımlarında bir nargile kahvesi vardı.
Dört ayakta , genelde kırsal alandan gelenlerin uğradığı bir kahve hane vardı.
Uzun çarşının başında yan yana iki kahvehane vardı.
Cumhuriyet Mahallesinde , Asmalı kahve vardı hemen ilerisinde Akar ailesine ait bir kahvehane vardı..
Yazıyı uzatmamak için , şimdilik aklımda olanları yazdım..
Gene yazı çok uzun oldu..! Anlayışınıza sığınıyorum.
Dileğim bu birikimlere sizlerin yapacağı katkı.
Kültürel belleğimizi birlikte toparlayalım.Katkılarınızı esirgemeyin lütfen.
Saygı ve sevgilerimle