34,2819$% 0.11
37,6900€% 0.22
44,9142£% 0.16
2.912,97%0,13
4.956,00%-0,06
19.765,00%-0,07
Sonbaharın son demi de bitti.
Kış, bütün yüküyle geldi artık.
Gönül bahçenizde zorla açtırmayacağınız rengarenk çiçekler olsun bu kış.
Güzel haberleriniz olsun bu kış.
Buğulanan camlara ismini yazdığınız sevdikleriniz çok olsun. Aynı cama çizdiğiniz ev resminin bacasından tüten duman, daim olsun.
Göç eden vefasız kuşlar ilkbahar da dönmezse, onlara da şimdiden selam olsun.
Dizinizin dibindeki sevdiklerinizle, eskisi gibi bol kahkahalı, bol kestaneli günleriniz çok olsun!
Evet, dilek ve temenniler bitti.
Artık başlayalım.
Yüzyılın felaketi sayılan altı şubat depreminden sonra Akdeniz Bölgesi’ne resmi olarak bağlı görünen iller arasında, Osmaniye hariç hepsinde bulundum. Kimi seyahat sebepliydi kimi ailevi.
Havası, denizi, turunçgiller kokusuyla her biri ayrı güzellikteydi.
Hele ki Akdeniz’den karaya esen ve beş duyu organımızı çalıştıran o meltem varya?
İşte o!
İçimden sana defalarca veda etsem de alıp alıp sana getirdi güzel Antakyam!
Zordur veda etmek.
Anneye, babaya, sevgiliye, arkadaşa en çok da evlada!
Elvada demek daha da zordur. Dönüşü yoktur elvedanın.
Her ne kadar gurur, sevgide taşınacak silah değilse de gereklidir bazen.
Bulunsun.
Çok vedalaştık biz bu yıl.
Önce şehrimizle sonra giderken yanında götürdüğü sevdiklerimizle.
Arada bir gözlerinin rimeli akıyordu, güzeller güzeli Antakya’nın.
Fakat bu sefer kirpikleri de düştü. Oysa ki doğuştan gelen, kaşına değdiği zaman sevdanın şafağını söktüren ok gibi kirpikleri vardı.
Uzun sürecek, tarifi olmayan badireli bir maceraya doğru şimdilik veda etti.
“Elveda” demedi ama!
Dönecek.
Hasta çocuğunun başından ayrılmayıp ateşinin düşmesi için sürekli ıslak bez koyan anneler gibi ayağa kalkmasını bekliyoruz biz de!
Arapçada strik denilen tesbih ağacının gövdesi yarılarak reçinesi akıtılır bilirsiniz. Bu reçine, hava ve toz ile temas edince de boncuklaşır. Korlaşmış kömür üzerine atılan bu boncuklar eriyerek eşsiz bir koku yayar. Bir çeşit tütsüdür ve bahhur denir. O bahhur kokusu reyhana, defneye karışıp havaya yükselecek yine.
Bahar mevsimindeyse nergise!
Pencerelerdense hiç susmayan Faıruz şarkıları mırıldanacak yine!
Türk filmlerinde olur ya hani, çok seven ama kavuşmaları mümkün olmayan bir çift vardır. Ayrılmaya karar verirler. Birbirlerini karşılıklı olarak nefret ettirmeye çalışarak ayrılığın daha kolay olacağını düşünürler.
İşte ne yaparsan yap, silemezsin gönlümüzden ne aşkını ne seni vakur Antakya!
Hayır demesini bilmeyen ne güzel bir toplumduk aslında.
Paylaşan, kötü günde koşan.
Çok mu zor oldu dostluk kurmak,
insanları güldürmek, beraberce gülebilmek.
Oysa ki ister sade ister bol şekerli olsun, kahvemizden aldığımız o ilk yudum, hayata karşı hep bir teşekkür olarak kalmalıydı.
Şimdi?
Şimdi, maneviyatın anlamını bilmeden çok daha fazlasının peşine koşuyor insan.
Çocukların özgürce koşabileceği, yetişkinlerin el ele tutuşarak hayallerine yürüyebileceği yarınları kurmak bu kadar mı zor?
Yeterince doğal afet varken bu kavgalar, savaşlar ne diye?
Hata yaparak da öğrenmiyor insan.
Yazık ki göremiyorlar savaşta kazanan olmadığını.
Alt tarafı insanız!
Yaşayıp geçeceğiz şu dünyadan!
Duyguları da derinlemesine yaşayamıyor artık insanlar. Hayatın hızlanmasıyla beraber sevinç de hüzün de bir arada yaşanır oldu. Gülmekten ağlamaya, ağlamaktan gülmeye çok rahat geçilebiliyor artık. Sürekli değişen gündem mi değer yargılarının farklılaşması mı buna sebep oldu bilinmez.
Şair olarak Şah Hatayi olarak bilinen devlet adamı Şah İsmail, bir deyişinin dizesinde “Bir derdim var bin dermana değişmem ” der.
Yazık ki birini veya bir şeyi her haliyle sevmek, kabullenmek, tutkuyla bağlanmak artık herkesin harcı değil.
Yahya Kemal Beyatlı,
“Bir çare gönüller ne giden son gemidir bu
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler
Bir çok giden memnun ki yerinden
Çok seneler geçti, çok seneler geçti
Dönen yok seferinden” dese de
biri gelip seni sorduğunda, gitti demiyoruz.
Gelecek diyoruz.
Arkandan ne bir el ne de mendil salladık zaten.
Evet, seninle bir derdimiz var ama binlerce dermana değişmeyeceğiz!
Vicdanın kadar yaşama şansın varsa da ölümsüzsün kanımca.
Ahhhh Güzel Antakya!