DOLAR

35,6878$% 0.13

EURO

37,4911% 0.7

STERLİN

44,5888£% 1.05

GRAM ALTIN

3.178,67%0,76

ÇEYREK ALTIN

5.169,00%0,64

TAM ALTIN

20.612,00%0,62

İmsak Vakti a 02:00
Hatay AZ BULUTLU
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Uğur Deliağa

Uğur Deliağa

21 Ocak 2025 Salı

Ana Muhalefet, Kendine mi Muhalefet?

Ana Muhalefet, Kendine mi Muhalefet?
3

BEĞENDİM

ABONE OL

Cumhuriyet Halk Partisi’nde “değişim” adı altında girilen yoldaki hafif esinti, henüz kurumsal yapıya yayılmamışken, buna İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun kendi kişisel kariyerine odaklandığı ve CHP’ye paralel inşa ettiği siyasal yapı eklendiğinde, Özgür Özel açısından zorlukların asıl şimdi başladığı kısa sürede kendini gösterdi.

31 Mart’ta çıkan sonuçların ardından, 9 ay sonra Aralık ayında ‘Partisine verilen desteğin 4,5 puandan 3 puana düştüğünü’ kendi ağzından söylemesi, aslında bugünlerin habercisi olmuştu. Yapılan anket sonuçlarına göre parti puanının %38’lerden %30’lara kadar düşmesi, Ana muhalefet partisinin olması gereken çizginin dışında yol izlediğinin kanıtı niteliğinde.

HALKIN ‘LİDERLİK’ KRİTERLERİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uzun ve istikrarlı siyasi hayatına bir de ‘sandık hakimiyeti’ eklendiğinde Özgür Özel’in cılız muhalefetine, İmamoğlu ile Cumhurbaşkanlığı için gizli çekişmeleri dahil olduğunda; Partiye harcaması gereken enerjiyi kendi iç meselelerine harcamasıyla, Türkiye’nin gündeminden uzaklaşmaya başladığı aşikar. Yani, Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliği AK Parti’yi yukarıya çekerken, Özgür Özel CHP’yi eritiyor.

“KIRMIZI KART” SÜRPRİZİ TERS TEPTİ!

CHP liderinin ‘Büyük sürprizim olacak’ diyerek, Mersin Büyükşehir Belediyesinin toplu açılış töreninde merakla beklenen konuşmasında; “iktidara kırmızı kart” çağrısı yapması ve buna karşılık olarak Erdoğan’ın “Bu millet 22 yıldır AKP’ye kırmızı kart göstermedi ama bunlar kırmızı karttan kurtulamıyor” diye karşılık vermesi ise Özgür Özel’i sahanın dışına itmiş gibi görünüyor.

Bunların yanında Özel’in, açlığa mahkum edilen emekliler ve asgari ücretlilerin sorunlarını gündeme getirmek, ekonomiyle ilgili planlamalarını halka sunmak için, ülkemizin izleyeceği dış politika sürecini anlatabilmesi, ateş çemberi Ortadoğu meseleleri ve “çözüm bizde” demek için kırmızı karttan fazlasına ihtiyacı olduğunu birilerinin fısıldaması gerekiyor.

BİRİLERİ GELİP BU GÖREVİ ELİNDEN ALACAKLAR!

Son olarak; CHP’li Belediyelere Kayyum atanma sürecinde yetersiz kalan Özel’e, Cumhurbaşkanı Erdoğan izlenecek yolu gösterir gibi oldu. Erdoğan’ın; “Esenyurt’u mu takip ediyorsun, Beşiktaş Belediyesi’ni mi takip ediyorsun? Oralarda olan son gelişmelerden hala haberin yoksa, sen artık bu görevi bırak. Herhalde birileri de gelip zaten bu görevi elinden alacaklar” demesi, zaten parti tabanında konuşulmakta olan CHP’nin mevcut Genel Başkanı’na “güven” sorunu iyiden iyiye kendini göstermeye başlarken, gözlerin “Ofis”e çevrilmesi “CHP’DE ERKEN KURULTAY”ı hızlandıracak gibi görülüyor…

Devamını Oku

YARIM KALAN AŞKLARIN ÖLÜMSÜZLEŞTİĞİ GÜN… 6 ŞUBAT

YARIM KALAN AŞKLARIN ÖLÜMSÜZLEŞTİĞİ GÜN… 6 ŞUBAT
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Soğuk bir 5 Şubat günü. Herkesin sevdiğiyle, sevdiğini söyleyemediğiyle aynı şehirde, birçoğunun aynı evde uyuduğu o gece.. Yarın öleceklerini bilmeden. Derin uykudayken, yıkılan binaların sesine karışan çığlıkların aniden kesildiği 6 Şubat..
Kavgaların, tartışmaların son kez yaşandığı, kırılan kalplerin son kez kırıldığı, birçok şeyin yarına bırakıldığı, telafisi ahirete kalan günün, yani 6 Şubat’ın üzerinden koca bir yıl geçti.
Kim bilebilirdi ki; çocuklarıyla, anne-babalarıyla, kardeşleriyle, aşklarıyla geçirecekleri son gece olabileceğini? Nereden bilsinlerdi ki, ANTAKYA bile bilmiyorken bu kadar sevildiğini.
Saat 04.17’den sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Zifiri karanlık, kimsenin üşümediği o soğuk gece. Yukarıdan değil, enkazların altından gelen; ‘SESİMİZİ DUYAN YOK MU?’ çığlıkları..
Elinde bisküvisiyle ‘Bir Umut’ çocuklarını bekleyen, bedeni enkaz altında olan kızının elini sıkı sıkı tutan babalar, evladına aldığı evin, onun mezarı olduğunu haykıran anneler.. O yüzden kim ne anlattıysa eksik anlattı. Bu bir yılda. Hataylılar, anlatılanlardan fazlasını yaşadı.
HATAY HİÇ İYİLEŞMEDİ
Bir yıl geçmesine rağmen henüz kırkı çıkmadı bu şehrin.. Kaybolan yakınlarını bulamayan, sevdiklerinden ansızın ayrılan, hayatta kaldıklarına sevinemeyen, yaşama tutunmaya çalışırken binbir sorunla başbaşa bırakılan depremzedeler.. Bu kadar mı sahipsizmiş Atatürk’ün Şahsi Meselesi?
CUMHURBAŞKANI’NDAN İTİRAF “HATAY GARİP, HATAY MAHZUN KALDI”
6 Şubat’ın yıldönümünde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan geldi Hatay’a.. Bizlere ‘neden hala normale dönemediğimizi’ anlatmasını beklerken, söylediği o sözler Hataylıları bir kez daha yıktı. Meğer Hataylıların siyasi seçimi, henüz normale dönemediğimizin sebebiymiş. “Merkezi yönetimle yerel yönetim Elele vermezse o şehre bişey gelmez” diyerek ‘Hatay garip kaldı, Hatay mahzun kaldı’ sözleri salondakiler dışında herkeste soğuk duş etkisi yaratmıştı..
Hataylı kızgın, Hataylı kırgın, Hataylı eksik.. Çok eksik..

6 ŞUBAT, YARIM KALAN AŞKLARIN ÖLÜMSÜZLEŞTİĞİ GÜN olarak anılacak binlerce yıl.. Bizler de bu acı tarihe tanıklık edenler olarak kendimize hep şu soruyu soracağız.. Kimsesizler mezarlığında yatanlar, gerçekten kimsesiz miydi sahi?
Bir daha böylesi acıların yaşanmaması umuduyla, hayatını kaybeden deprem şehitlerimize Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabırlar diliyorum.

Devamını Oku

DEPREMZEDELERİN BİTMEYEN ÇİLESİ VE SEÇİM TELAŞI!

DEPREMZEDELERİN BİTMEYEN ÇİLESİ VE SEÇİM TELAŞI!
2

BEĞENDİM

ABONE OL

Mahalli İdareler Genel Seçimi yaklaşadursun, Hatay’ın bir yıla yakın süredir çözülmeyen sorunları şuan seçim vaadi olarak önümüze sürülüyor.
Tarihin en büyük felaketini yaşayanlar olarak, devletimizin şefkatli kollarını görebildik mi acaba? 6 Şubat’tan bu yana insanların barınma sorunu çözülebildi mi? Konteyner kentlere tıkıştırılan insanlara verilen konteynerlerin problemleri 11 aydır bitmek bilmiyor. Buraları inşaa eden firmalar veya müteahhitler biraz daha ‘kar’ edebilmek için son derece sağlıksız konteynerler teslim ettiler. Peki bunları denetleyecek bir mekanizma yok muydu? Her yağmur yağdığında korku içinde “Acaba elektrik arızası çıkar mı” endişesi taşıyanlardan tutun da, girdiği banyonun suyunun gider boruları yerine konteynerin içine doluştuğu birçok kişinin şikayetçi olduğu bir konu.
AFAD’IN, KONTEYNERLER İÇİN SİLİKON ALACAK PARASI YOK!
Bazı konteyner kentlerde sızıntı sorununa AFAD görevlileri çareyi şu şekilde bulmuş : “Silikonlarınızı alın bize getirin, işçiliğini biz yaptıralım.” Elektrik problemi ayrı dert, su problemi ayrı dert, altyapı problemi ayrı bir dert. Yani depremi yaşayanların sorunları azalacağına her gün farklı bir boyuta çıkıyor.
Hal böyleyken, seçim arifesinde söylenen söz daha da komik; “Büyükşehir Belediyesi’ni iktidar partisine kazandıralım ki; hizmet gelsin.”
11 aydır neden elle tutulur bişey yapılmadı diye soran yok. Bunca zamandır çözemediğiniz sorunları Büyükşehir’i aldığınızda mı çözeceksiniz? Bu algının artık Hataylılar üzerinde hiçbir etkisi kalmamıştır.
Çünkü Hatay’da oynanmaya çalışılan oyunları insanlar artık görüyor. Deprem dolayısıyla şehri terketmek zorunda kalanların aksine ortalıkta kim olduğu belli olmayan yabancı insanlar cirit atıyor. Defne ilçesinde çadır kurup konaklamaya gelenlerden tutun da, yakalandığında ajan olduğu ortaya çıkan ve Kırıkhan’da bir camide vaaz verdiği öğrenilen sahte hoca gibi bir çok kişi Hatay’da istedikleri gibi dolaşabiliyorlar. Sınırlarımıza nasıl giriyorlar bilmiyoruz. Hatay’ın bir sorunu da sığınmacılardır bu yüzden. Çünkü kimin ne olduğunu bilemiyoruz.
TOSYALI : SURİYELİ MESELESİ BENİM SORUNUM DEĞİL
Hal böyleyken, İskenderun Belediye Başkanı Fatih Tosyalı yaptığı basın toplantısında vizyonunu açık açık dile getirerek “Suriyeliler yerel yönetimin sorunu değil, ben hükümet mensubuyum. Hükümetim ne derse ben onu uygularım” demesi, zaten bilinen bir şeyin ilanı oldu.
Tabii ki hükümetin görevidir bu, ama bununla ilgili çalışmayı yapıp hükümete sunmakta bölgenin Belediye Başkanının görevidir. Sanırım sayın Tosyalı bu detayı atlamış. Çünkü Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, bunu yıllardır dile getiriyor ve bu sorunun çözülmesi için çaba gösteriyor.
Sonuç olarak 11 aydır sıkıntılarla boğuşan bir halk ve onlardan oy isteyen siyasiler var. Bu yüzden İktidar partisi adayının Hatay’da işi çok zor olacak.

Devamını Oku

100 YAŞINDAKİ CUMHURİYETİMİZ VE GENÇLERİ..

100 YAŞINDAKİ CUMHURİYETİMİZ VE GENÇLERİ..
3

BEĞENDİM

ABONE OL

Cumhuriyetimizin ‘100. Yılı’ dolayısıyla 81 il ve yurtdışında Cumhuriyet kazanımlarının gelecek kuşaklara aktarılması amacıyla çeşitli etkinlikler düzenleniyor.
Düzenlenen bu etkinlikler yalnızca bana mı sönük geliyor? Yaşadığımız depremi ya da Filistin’de yaşanan insanlık dışı dramı dile getirenleri duyar gibiyim. Deprem de, Filistin’de katledilen günahsızlar da insan olan herkesin içini yakıyor. Ama bu ‘Gencecik Cumhuriyetimizin’ ilk 100. Yılı.. Bu kadar sönük geçmemeliydi..
Genç demişken; Gazi Mustafa Kemal’in belirttiği gibi “İnsanların, ailelerin ve hatta ülkelerin bütün umudu gençliktedir“ ve “Ey yükselen yeni nesil, İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yüceltecek olan sizsiniz” sözleri de gençlere verdiği değeri ve ülkemiz için gençlerin önemini işaret ediyor.
Peki, Atatürk’ün bahsettiği gençler şuan ne yapıyor?
Eğer bir Türk genci isen; her fırsatta tarihinle gurur duyarsın, Türk olduğun için binlerce kez şükredersin.
Ülkemizin tüm güzelliklerine rağmen genç olmanın ‘bi dünya’ zorluğu da vardır.
Kabul edelim ki; Türkiye’de gençler hayata 1-0 geriden başlıyor. Günümüzde genç demek; sınav, işsizlik, gelecek kaygısı demek. Yaşıtları yurtdışında becerisine göre üniversite okurken, ülkemizde ise maalesef her genç beynin aynı tip kabul edildiği, becerilerin göz ardı edildiği bir sınav sistemi ile boğuşup üniversiteye yerleşmeye çalışıyorlar.
Bugün 12-13 yaşlarında çocuklar bile ekonomiden bahsederken, gençlerin para kazanma telaşıyla en güzel yıllarını es geçmeleri, umutlarını, geleceklerini sınırların ötesinde aramak istemeleri, kendi topraklarındaki ayak izlerinin yerine yine sınırların ötesinden gelenlerin ayak izlerinin karışması, sanırım gelecek adına kaygılanmamız gereken önemli bir konu.
Umut bu denli gençlikte iken neden en çok zora sokulan, elinden bütün imkanları alınan yine gençlik oluyor?
Bu gençlere de yazık ediyoruz, geleceğimize de..
“Makyajlanarak” gösterilenlerle gerçekte olanların aynı olmadığını hepimiz biliyoruz.
100 yıllık genç bir Cumhuriyetin gençlerini, Ulu Önder Mustafa Kemal gibi anlamak ve önlerindeki kaygıları yok etmek hepimizin görevidir.
Son olarak; Cumhuriyetimizin 100. Yılında vatandaşlarımızın heyecanının bazı kesimlere yansımaması da dikkatlerden kaçmıyor.
Ama kimse merak etmesin; yine bu gençlerimiz ve onlara güvenenler sayesinde Cumhuriyetimiz daha da büyüyecektir. Bu ilk “100. Yıl.” Daha nice 100 yıllara TÜRKİYE’M..

Devamını Oku

SEVİMLİ ‘GAZETE’CİKLER!!

SEVİMLİ ‘GAZETE’CİKLER!!
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Hatay Valisi Mustafa Masatlı, geçtiğimiz günlerde Hataylı gazetecilerle bir araya geldi. Göreve geldiği günden bu yana yapılan çalışmalar hakkında basın mensuplarına bilgi veren Vali Masatlı’ya ben de birkaç soru sormak isterim.
100 GÜNDE YIKILMADIK BİNA KALMAYACAK DENMİŞTİ
Ağustos ayında CNN Türk muhabiri Fulya Öztürk’e konuşan Masatlı, Antakya ve Defne ilçelerinde 100 günde, Hatay genelinde ise 4 ayda yıkımların tamamlanacağını söylemişti.
Görünen o ki; bu söylem gerçekleşmeyecek. Şunu söylemek istiyorum: “Her kim ki; gördüğü eksikliği dile getirmeyip, yanlışların üzerine gitme cesareti göstermez ise bu şehrin ve bu şehrin insanlarının hakkına girer.”
Sayın Valimizin söyleminden yola çıkarak ‘ayrıştırma yıkım alanlarında yapılmayacak’ denmişti. Biz mi farklı yerde yaşıyoruz acaba? Çünkü ayrıştırmalar Antakya’nın her Mahallesi’nde yapılıyor. Üstelik birçok yerde su kullanılmadan. İnsanların nefes almasına müsaade edilmeksizin.
Keşke bu firmaların, yıkımlardan elde ettikleri demirleri muntazam bir şekilde toparlayıp top haline getirmesinde gösterdiği özeni, tescilli yapılarımıza zarar vermeden gösterse, yüz yıllık ağaçları katletmeyerek gösterse.
Depremin harap ettiği şehrimiz, gözlerimizin önünde ‘YOK EDİLİYOR.’
Buna sessiz kalan herkes bu suça ortaktır.
Şimdi de nur topu gibi bir meselesi daha çıktı depremzedelerin. Başrolde yine ‘YIKIM FİRMALARI.’
Yıkıp, demirlerini aldıkları binaların enkazlarını yerinde bırakarak, yıkılan evlerinin yerine yenisini yapmak isteyen depremzedelerden 400 bin TL isteyen yıkım firmaları ‘PES’ dedirtti.
Neyse ki Valilik devreye girerek moloz yığınlarını kaldırttı. Kendilerinin yapması gereken iş için utanmadan depremzedelerden para talep eden firmaların bunu yapmalarının tek bir nedeni vardır. DENETİMSİZLİK..
Gelelim depremin ilk günlerinde şehri terketmek zorunda kalan vatandaşlarımıza.
Şuan yüzlerce aile ait oldukları yere gelmek ve burada yeni bir hayat kurmak istiyor fakat geldikleri gibi geri dönmek zorunda kalıyorlar. Nedeni ise barınma sorunu. Konteyner müracaatları olumsuz sonuçlanan Antakyalı bir ailenin haklı isyanını da duyurmamak olmaz.
“Kendi memleketimizde yer bulamadığımız için geri dönüyoruz. Çünkü bizlere verilmesi gereken konteynerlerin bir kısmında şuan Suriyeli misafirler yaşıyor” diyorlar.
Tüm bu meseleleri dile getirmeyip herşeyi yolundaymış gibi göstermeye çalışan ‘Gazetecik’lere hatırlatayım dedim.
Bu vesileyle ahlaklı ve cesur gazetecilerin Dünya Gazeteciler Günü’nü kutluyorum..

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.